Links Psikoloji Logo 250pxLinks Psikoloji Logo 250pxLinks Psikoloji Logo 250pxLinks Psikoloji Logo 250px
  • Ana Sayfa
  • Makaleler
  • Hakkımızda
  • İletişim
Duygusal Zeka | EQ
07/06/2019
Pandemi ve Ruh Sağlığı
19/03/2021

Ekran Maruziyeti

07/07/2019

ÇOCUKLAR EKRAN BAŞINDA (TABLET, TELEFON, BİLGİSAYAR, TELEVİZYON) NE KADAR SÜRE GEÇİRMELİ?

“Çocuklarımız ekran başında çok fazla vakit geçiriyor, dikkat süreleri kısaldı, sosyal becerileri bozuldu, ne yapacağız?” gibi yakınmaları anne babalardan çok sık duyar hale geldik. İçinde yaşadığımız dönem itibariyle teknolojiyi kötülemek, hayatımızdan çıkartmaya çalışmak, kısacası çağın olağan gelişmelerine karşı bir mücadele ve karşı koyma çabasıyla olumsuzlama gayreti boş bir uğraş. Her devrin bir ruhu olduğu gibi bizim çocuklarımızın da dönemi bu…

Teknolojik gelişmeler gerçekten baş döndürücü bir hızla ilerliyor, önemli olan karşı koyuştan ziyade buna yönelik nasıl bir duruş sergilememiz gerektiğinin kriterlerini doğru belirleyebilmektir. Şunu biliyor ve deneyimliyoruz ki sanal dünyadan gelen olumlu şeyler var ve gelmeye de devam edecek ancak şu anda neler olup bittiğini doğru bir şekilde tespit etmemiz gerekiyor?

Aşırı ekran maruziyeti nedeniyle çocukların gözlem ve göz teması kaybı yaşadıklarını, etrafındakilerle direk temastan uzaklaştıklarını görüyoruz ki bunlar gelişimleri üzerinde olumsuz etkilere sahip.  Ebeveyni çay içip etrafı izlerken, doğayı duyumsarken önünde tablet, masada oturan bir bebek bir çok şeyi kaçırır…İnsanların nasıl yediğini, nasıl konuştuklarını gözlemleyemez, herkes için o ânın ne kadar keyifli olduğunu keşfedemez ve bu gerçekten gelişmekte olan bir benlik için çok önemli bir kayıptır.

Bugünlerde çocuklar internetin içine doğuyor ve bunun geri dönüşü olmadığını hepimiz biliyoruz, o zaman ne yapmalıyız? Eğer artık dünya böyle işliyorsa ebeveynler çocuklarına bununla baş etmeyi öğretmelidir, yani kurallar koymalıdır, ne kadar televizyon izleyeceklerinin, ne zaman cep telefonuna sahip olacaklarının sınırını koymalıdır.

Bu konuda dikkat edilmesi hayati olan kriterler,  çocuk ve gençlerin ruh ve beden sağlığını konu alan yüzlerce araştırma verisine dayanarak aşağıda sıralanmıştır.

  • 0-2 yaş arası çocukların hiçbir şekilde ekrana maruz kalmaması gerekiyor. Yemek yiyebilmeleri, sağlıklı zihin gelişimi, kavram ve dil gelişimi gerekçeleriyle ekrana kilitlenmiş o kadar çok sayıda çocuk var ki… Gelişimin ilk yıllarında  çocuklar doğa ile bağ kurmalı, üç boyutlu dünyanın mucizesi ve büyüsü kalplerine, akıllarına kazınmalı. Hiçbir bilgisayar ekranı nazik bir yaz melteminin esintisini veremez, hiçbir ilkbahar kokusu ekrandan gelmez, bizi gerçekten etkileyen hiçbir dokunuş dünyanın yapay betimlemelerinden, sanal dünyadan gelemez. Gerçek dünyada öğrenmek, pozitif, geliştirici bir deneyim için en temel koşuldur.
  • 2 yaşından yetişkinliğe kadar ekran süresi 2 saati aşmamalıdır. Etrafımızdaki çocuklara ve gençlere baktığımızda bu süre ütopik gelebilir ancak ekran süresinin bir çok ruhsal ve fiziksel hastalıkla yakın ilişkisinin gösteren sayısız araştırma mevcuttur.
  • 2-18 yaş aralığındaki bireylerin ekran başında kaldıkları süre ve maruz kaldıkları içerik mutlaka yetişkin tarafından yaş dönemine göre kimi zaman “yakın”(erken çocukluk ve ilkokul çağı) , kimi zaman “uzak” (ergenlik dönemi) takiple kontrol edilmelidir.
  • Çocukların odasında kesinlikle televizyon veya internet bağlantısıyla tüm dünyayı dolaşabilecekleri bir sisteme erişim olmamalıdır.
  • Çocukları ayak altında dolaşmasınlar, sorun çıkarmasınlar diyerek ekrana hapsetmenin o an için çözüm olmuş gibi görünse de ilerisi için telafisi mümkün olmayan sorunlara yol açacağı unutulmamalıdır.
  • Maruz kalınan ekran süresiyle gelişimsel bozukluklar (otizm gibi) arasında ilişki olduğu artık bilinen bir gerçektir. Ekran başında fazlaca vakit geçiren çocuklarda empati eksikliği, şefkat, merhamet gibi insani erdemlerin gelişmesi sekteye uğramaktadır.
  • Yeni yapılan bir araştırmada gençlere uygun olduğu belirtilen içeriklerin daha fazla şiddet, cinsellik ve olumsuz davranış içerdiği ve dolayısıyla zarar verici etkisinin daha fazla olduğu belirlenmiştir. Yani programlardaki bilgilendirici etiketlere aldanmamak ve içeriği kontrol etmek önemlidir. Özellikle her türlü içeriğe maruz kalınan sanal ortamlar için bu kontrol çok önemlidir.
  • Çocukluk çağındaki ekran süresinin ileriki yıllarda obezite, sağlıksız cinsel davranışlar, erken gebelikler, cinsel yolla bulaşan hastalıklarla ilişkili olduğunu gösteren birçok araştırma mevcuttur.
  • Küçük çocukların ve gelişim çağındaki ergenlerin uzun süre aynı pozisyonda oturmaları kas/iskelet sistemine zarar verdiği gibi, beden duyumlarının beyne iletimi sekteye uğradığı için boşaltım sistemini kontrol edememeye varan bir bedensel tembelliğe de yol açtığı bilinmektedir.
  • Uzun süreli ekran maruziyeti insanın en temel gereksinimlerinden biri olan “hayal kurma” ve kurduğu hayalle “iyi hissedebilme” ayrıcalığını da elinden almaktadır. Sürekli ekrana ve aksiyona maruz kalan beyin yaratıcı düşünme yetisini çok erken yaşta kaybetmeye başlamakta ve kişi zihinsel tembelliğe mahkum olmaktadır.
  • Programlandığı şekilde aktif düşünüp üretebilen birey olmak yerine her şeyi hazır bekleyen, kendisine sunulanı düşünmeden kabul eden, analiz edebilme ve eleştirel düşünebilme becerisinden yoksun, pasif ve bağımlı bir karakterin gelişimine zemin hazırlamaktadır.
  • Peki teknoloji kullanımının ruh ve zihin gelişimine faydaları var mı diye soracak olursak, teknoloji ve bilimdeki sayısız gelişmeye rağmen sağlıklı büyümek için en yararlı şeyin hala “yaşıtlarıyla serbest oyun ve yetişkinlerle bağ kurabilecekleri ortamlar, güvenli ve istikrarlı karşılıklı ilişkiler” olduğunu söyleyebiliriz.
  • Yoğun çalışan ebeveyn ve apartman dairelerinde, doğadan uzak büyüyen çocuklarımız için oluşturabileceğimiz sağlıklı ortamlar elbette ki var, spor ve sanat uğraşları bunun için vazgeçilmez nimetler. Anne babalar mutlaka vakit ayırarak çocuklarını akranlarıyla buluşabilecekleri, yaşamı, akışı içinde öğrenebilecekleri, ekrandan uzak, hayatın içine katılabilecekleri spor ve sanat uğraşlarına yönelmeleri son derece sağlıklı olabilir.
  • Küçük yaş çocuklarıyla evde yaşa uygun kitaplar okumak, kes yapıştır etkinlikleri, atık malzemelerle objeler üretmek, evdeki nesnelerle yaratıcı bir şeyler yapmak, sınırsız ve konusuz boyamalar, karalamalar, yapbozlar, üç beş parça oyuncakla hikayeler kurgulamak ve ebeveynin yaratıcılığına kalmış sayısız etkinlik yapılabilir. Hemen tüm çocuklar bu türlü çalışmaları saatlerce ekran başında kalmaya tercih ederler. Çünkü insan yaratılışı gereği “ilişki arayışındadır ve ötekinin mevcudiyetinde gelişir”.
  • Unutmayın insan olma süreci emek ve uğraş gerektirir, çocuğun benliğini inşa ederken en az ihtiyaç duyduğu şey teknolojidir. İlişki, iletişim, diğerleriyle vakit geçirmek, eğlenmek, kimi zaman kızmak, küsmek ve böylece problem çözmeyi öğrenmek sağlıklı bir yetişkin olma yolunda “diğerleriyle bağ kurarak” öğreneceği şeylerdir.
Paylaş
1
© 2021 LINKS Group. All Rights Reserved.