ÇOCUKLAR EKRAN BAŞINDA (TABLET, TELEFON, BİLGİSAYAR, TELEVİZYON) NE KADAR SÜRE GEÇİRMELİ?
“Çocuklarımız
ekran başında çok fazla vakit geçiriyor, dikkat süreleri kısaldı, sosyal
becerileri bozuldu, ne yapacağız?” gibi yakınmaları anne babalardan çok sık
duyar hale geldik. İçinde yaşadığımız dönem itibariyle teknolojiyi kötülemek,
hayatımızdan çıkartmaya çalışmak, kısacası çağın olağan gelişmelerine karşı bir
mücadele ve karşı koyma çabasıyla olumsuzlama gayreti boş bir uğraş. Her devrin
bir ruhu olduğu gibi bizim çocuklarımızın da dönemi bu…
Teknolojik
gelişmeler gerçekten baş döndürücü bir hızla ilerliyor, önemli olan karşı
koyuştan ziyade buna yönelik nasıl bir duruş sergilememiz gerektiğinin
kriterlerini doğru belirleyebilmektir. Şunu biliyor ve deneyimliyoruz ki sanal dünyadan gelen olumlu şeyler var ve gelmeye de devam
edecek ancak şu anda neler olup bittiğini doğru bir şekilde tespit etmemiz
gerekiyor?
Aşırı ekran maruziyeti nedeniyle çocukların gözlem ve
göz teması kaybı yaşadıklarını, etrafındakilerle direk temastan
uzaklaştıklarını görüyoruz ki bunlar gelişimleri üzerinde olumsuz etkilere
sahip. Ebeveyni çay içip etrafı
izlerken, doğayı duyumsarken önünde tablet, masada oturan bir bebek bir çok şeyi
kaçırır…İnsanların nasıl yediğini, nasıl konuştuklarını gözlemleyemez, herkes
için o ânın ne kadar keyifli olduğunu keşfedemez ve bu gerçekten gelişmekte
olan bir benlik için çok önemli bir kayıptır.
Bugünlerde çocuklar internetin içine doğuyor ve bunun
geri dönüşü olmadığını hepimiz biliyoruz, o zaman ne yapmalıyız? Eğer artık
dünya böyle işliyorsa ebeveynler çocuklarına bununla baş etmeyi öğretmelidir,
yani kurallar koymalıdır, ne kadar televizyon izleyeceklerinin, ne zaman cep
telefonuna sahip olacaklarının sınırını koymalıdır.
Bu konuda dikkat edilmesi hayati olan kriterler, çocuk ve gençlerin ruh ve beden sağlığını
konu alan yüzlerce araştırma verisine dayanarak aşağıda sıralanmıştır.
- 0-2
yaş arası çocukların hiçbir şekilde ekrana maruz kalmaması gerekiyor. Yemek
yiyebilmeleri, sağlıklı zihin gelişimi, kavram ve dil gelişimi gerekçeleriyle
ekrana kilitlenmiş o kadar çok sayıda çocuk var ki… Gelişimin ilk yıllarında
çocuklar doğa ile bağ kurmalı, üç boyutlu dünyanın mucizesi ve büyüsü
kalplerine, akıllarına kazınmalı. Hiçbir bilgisayar ekranı nazik bir yaz
melteminin esintisini veremez, hiçbir ilkbahar kokusu ekrandan gelmez, bizi gerçekten
etkileyen hiçbir dokunuş dünyanın yapay betimlemelerinden, sanal dünyadan gelemez.
Gerçek dünyada öğrenmek, pozitif, geliştirici bir deneyim için en temel
koşuldur.
- 2 yaşından yetişkinliğe kadar ekran süresi 2 saati
aşmamalıdır. Etrafımızdaki çocuklara ve gençlere baktığımızda bu süre ütopik
gelebilir ancak ekran süresinin bir çok ruhsal ve fiziksel hastalıkla yakın
ilişkisinin gösteren sayısız araştırma mevcuttur.
- 2-18 yaş aralığındaki bireylerin ekran başında
kaldıkları süre ve maruz kaldıkları içerik mutlaka yetişkin tarafından yaş
dönemine göre kimi zaman “yakın”(erken çocukluk ve ilkokul çağı) , kimi zaman
“uzak” (ergenlik dönemi) takiple kontrol edilmelidir.
- Çocukların odasında kesinlikle televizyon veya
internet bağlantısıyla tüm dünyayı dolaşabilecekleri bir sisteme erişim
olmamalıdır.
- Çocukları ayak altında dolaşmasınlar, sorun çıkarmasınlar
diyerek ekrana hapsetmenin o an için çözüm olmuş gibi görünse de ilerisi için
telafisi mümkün olmayan sorunlara yol açacağı unutulmamalıdır.
- Maruz kalınan ekran süresiyle gelişimsel bozukluklar
(otizm gibi) arasında ilişki olduğu artık bilinen bir gerçektir. Ekran başında
fazlaca vakit geçiren çocuklarda empati eksikliği, şefkat, merhamet gibi insani
erdemlerin gelişmesi sekteye uğramaktadır.
- Yeni yapılan bir araştırmada gençlere uygun olduğu
belirtilen içeriklerin daha fazla şiddet, cinsellik ve olumsuz davranış
içerdiği ve dolayısıyla zarar verici etkisinin daha fazla olduğu
belirlenmiştir. Yani programlardaki bilgilendirici etiketlere aldanmamak ve
içeriği kontrol etmek önemlidir. Özellikle her türlü içeriğe maruz kalınan
sanal ortamlar için bu kontrol çok önemlidir.
- Çocukluk çağındaki ekran süresinin ileriki yıllarda
obezite, sağlıksız cinsel davranışlar, erken gebelikler, cinsel yolla bulaşan
hastalıklarla ilişkili olduğunu gösteren birçok araştırma mevcuttur.
- Küçük çocukların ve gelişim çağındaki ergenlerin uzun
süre aynı pozisyonda oturmaları kas/iskelet sistemine zarar verdiği gibi, beden
duyumlarının beyne iletimi sekteye uğradığı için boşaltım sistemini kontrol
edememeye varan bir bedensel tembelliğe de yol açtığı bilinmektedir.
- Uzun süreli ekran maruziyeti insanın en temel
gereksinimlerinden biri olan “hayal kurma” ve kurduğu hayalle “iyi hissedebilme”
ayrıcalığını da elinden almaktadır. Sürekli ekrana ve aksiyona maruz kalan
beyin yaratıcı düşünme yetisini çok erken yaşta kaybetmeye başlamakta ve kişi zihinsel
tembelliğe mahkum olmaktadır.
- Programlandığı şekilde aktif düşünüp üretebilen birey
olmak yerine her şeyi hazır bekleyen, kendisine sunulanı düşünmeden kabul eden,
analiz edebilme ve eleştirel düşünebilme becerisinden yoksun, pasif ve bağımlı
bir karakterin gelişimine zemin hazırlamaktadır.
- Peki teknoloji kullanımının ruh ve zihin gelişimine
faydaları var mı diye soracak olursak, teknoloji ve bilimdeki sayısız gelişmeye
rağmen sağlıklı büyümek için en yararlı şeyin hala “yaşıtlarıyla serbest oyun ve yetişkinlerle bağ kurabilecekleri
ortamlar, güvenli ve istikrarlı karşılıklı ilişkiler” olduğunu
söyleyebiliriz.
- Yoğun çalışan ebeveyn ve apartman dairelerinde,
doğadan uzak büyüyen çocuklarımız için oluşturabileceğimiz sağlıklı ortamlar
elbette ki var, spor ve sanat uğraşları bunun için vazgeçilmez nimetler. Anne
babalar mutlaka vakit ayırarak çocuklarını akranlarıyla buluşabilecekleri,
yaşamı, akışı içinde öğrenebilecekleri, ekrandan uzak, hayatın içine
katılabilecekleri spor ve sanat uğraşlarına yönelmeleri son derece sağlıklı
olabilir.
- Küçük yaş çocuklarıyla evde yaşa uygun kitaplar
okumak, kes yapıştır etkinlikleri, atık malzemelerle objeler üretmek, evdeki
nesnelerle yaratıcı bir şeyler yapmak, sınırsız ve konusuz boyamalar,
karalamalar, yapbozlar, üç beş parça oyuncakla hikayeler kurgulamak ve
ebeveynin yaratıcılığına kalmış sayısız etkinlik yapılabilir. Hemen tüm
çocuklar bu türlü çalışmaları saatlerce ekran başında kalmaya tercih ederler.
Çünkü insan yaratılışı gereği “ilişki
arayışındadır ve ötekinin mevcudiyetinde gelişir”.
- Unutmayın insan olma süreci emek ve uğraş gerektirir,
çocuğun benliğini inşa ederken en az ihtiyaç duyduğu şey teknolojidir. İlişki,
iletişim, diğerleriyle vakit geçirmek, eğlenmek, kimi zaman kızmak, küsmek ve böylece
problem çözmeyi öğrenmek sağlıklı bir yetişkin olma yolunda “diğerleriyle bağ kurarak” öğreneceği
şeylerdir.